• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

KAR TANELERİ

işte bakır rüyalar içinde bir akşam
uzaktasın ve üzeri örtülmüş bir resme bakıyorsun
hayatın şiire sığmayan yüzüne bakıyorsun
şiirin hayata sığmayan yüzüne

hangi şarkının sözlerinden alındı gözlerin
hangi mahcup
ve saklandıkça uzayan günün

utanmak senin işin değil
utanmak içimde eriyen kar taneleri

hangi yaylanın rüzgârı geçtiyse aramızdan
suçum bu değil
denizlere kafa tutmak değil
yenilmez bir sevdam
bir ateşim varsa
alıp vurmak yamaçlarına

sayısız güneşleri anlatıyorsun sabahlara
güzel sesler ve güzel aynalardan geçen
her yanı mosmor bir çocukluğu
her yanı uzak bir ırmağa akan
portakal kokusu sinmiş ellerimi anlatıyorsun

kayalıklardan yar gelir, ayna tutar
işte zalim bir aşkın alnımıza çoğalan gölgesi
kayalıklardan yar gelir demek kolay
tut ki saçlarında sarı bir düğüm
tut ki Hacıların Memiş ağlıyor yanımızda

ha, evet Hacıların Memiş
bilmezsin
keskin bir öfke olmak demektir
keskin bir öfke olmak rüyalar ürperten

bilmezsin
bir kartal iner Atlık Dağı’ndan
kanatlarından akan kan
hayatımızın alnımızda dolaşan resmidir

nasıl seğirtir gelir yar gelir
ufacık boyundan kendine akran bulur
görür yalnızlığın evlerini kar taneleri
görür şehirler kurulduğunu hüzünlerden

Mehmet mi
bir sarı hayaldi
yüzünden gündüzler saçılan
uzun bir yolculuğa çıkan babanın
sessizce hıçkıran çocukları

ya da bu şiir benim alınyazım
bir kor ateş almışım ağzıma

ordayım diye kızma bana
dağları vurmuş sırtına
kara çadırlar içinde nice sevdalar
aklını oynatmış aşklar bilirim

hayır Mehmet
boz bulanık hatıran var
ayrıca bir hatıra
yanmış yüreklere benziyor
toprak damlardan kürünmüş karlara

saklasan sığmıyor dehlizlere
çocukluğunda boğulmuş bir depremi
bir hayal olmuş yağmura
-ki saçaklardan hüzünler dökülür-
kar tanelerini anlatsam

ben bir şairim çünkü
kimseye kalkmaz ellerim

çılgın bir geçitteyim
kalbimi yakıyor kar taneleri

rüyalarına sığmayan bir kız tanıdım
uzun hayaller kuran
şizofren
sohbet için cellatlarıyla

bir kız
iri gözlerini katıyor kanıma
hangi yanlışlığın hatırası
hangi bulvarda kanıyor yara

evet Hacıların Memiş
tersinden akar rüyalar
sakalının üzerinden sonsuzluğa ağlar

bilmezsin
kanımı kurutan bir bakış demektir
bağdaş kurmuş tam ortasında şehrin
Hacıların Memiş

yağmur birçok hikâyenin başlangıcıdır
ölüm dedikse bildik bir yolculuğa çıkıyor herkes
sarı bir kurdela takılıyor yakamıza
sarı bir kurdela

şairsem sallanır vakit kandil gibi
ölüm ürperten bir aşkın adı aslında

ey aşk
ey kendini uçurumlara vurmuş kuşların öyküsü
işte ellerimi kanatarak geçiyorum kıyından
sırtına dağlar vurulmuş hatıralar
ve
keskin bir hüzne çarpıyor yüreğim

söyle bana
dostluğun cinnetindeyim
gençliğime bakan yüzünü okuyorum şiirlerin

hüzünlere doğmuş şafak diyorsun
ölümse başucumuzdaki beyaz güvercin
toplanmış üstümüze geliyor şehir
kaldırımlara vurulmuş gençliğim görünüyor uzaktan
kalbim sessizce ağlıyor yanımda